30 Eylül 2011 Cuma

Westworld


metropolis


La Jetée


Futureworld


Cyborg 2087


Creation of the Humanoids


Colossus: The Forbin Project


Nineteen Eighty-Four


Tarih 4 Nisan 1984. Dünya; Avrasya, Doğu Asya ve Okyanusya gibi parçalara bölünmüş. Bildiğimiz ülkelerin adı bile geçmiyor. Londra'dayız. İngsos yani İngiliz Sosyalist rejimi hakim. Her yerde şu ünlü Büyük Birader.

Olayları bir parti üyesi olan Winston'ın gözünden izliyoruz. Ancak her ne kadar ondan izlesek de sonunda fikirler bizim oluyor. Önemli olan bilinç.

Totaliter bir yönetim. Her şey parti'nin elinde. Her yerde tele ekranlar, tele ekranlarda parti propagandaları. Yıllardan beri bu şekilde süregelmiş. Geçmişe, şimdiye ve geleceğe durmadan şekil veriliyor. Tek bir amacı var: otoriteyi elde tutmak.

Kahramanımız Winston'da işte bu sistemin içerisinde yetişmiş ve herkes gibi (proleterler hariç) bu amaca hizmet ediyor. Tabii ki bu mecburi bir hizmet. O da çoğu kişi gibi durumun farkında ancak ne çare.

Otorite kurulmuş belki ama ama hayatın suyu çıkmış. Bu soğuk,pis ve iç karatıcı atmosfer filmde neredeyse roman kadar başarılı yansıtılmış. Bu konuda filmin hakkını vermek lazım.

Buraya kadar okuduklarınızdan İngiltere'de sosyalizm, 1984, Büyük Birader ne la bu? diyebilirsiniz. Ona da Celal Üster'in önsözünde söylediği gibi devlet tarafından her türlü muhalefetin yok edildiği bir toplum tehlikesine karşı bir uyarı, en genel anlamıyla ''ütopya'' olarak cevap verebilirim. Daha doğrusu, kapitalizmin kalelerinden biri olan İngiltere'yi sosyalistleştirmek gibi bir karşı ütopya.

Orwell'in Stalin'in baskıcı rejiminden yola çıkan bir eleştiri yarattığı söyleniyor. Eğer konu yine Orwell'in bir eseri olan Hayvan Çiftliği olsaydı ''haklısınız'' diyebilirdik. Ancak buradaki eleştiri otoriter, baskıcı rejimlerin problemlerine dikkat çekmek istemiş. Sırf 1940'lı yılların Sovyetleriyle uğraşmış olsaydı, şu an bile güncelliğini ve evrenselliğini koruyan ve bugüne kadar korumuş olan bir eser olabilir miydi?

Suzanna Hamilton - Joh Hurt

1984, filme uyarlanırken zorlanılacak bir roman. İzleyincede sıkıntıları yakalayabiliyorsunuz. Zaten, kitabını okuduysan filmini izleme durumu, uyarlayanlar tarafından devam ettirildiği sürece bu işten kurtuluş yok. Yüzüklerin Efendisi ile olmaz o iş - ki onun bile ciddi derecede açıkları var ama işi götürüyor - Bu nedenlerden dolayı filmin sönük yanları yok değil. Bazı yerler oldukça yüzeysel şekilde geçilmiş. Bazı yerler ise kızdıracak şekilde değişikliğe uğramış.

Bu açıklara karşılık John Hurt'ün oyunculuğu içimizi bir nebze rahatlatıyor. Oldukça başarılı. Julia karakteri ise biraz daha derin verilebilirdi. Çok komplike bir karakter değil ama birazcık daha ittirilse olurmuş.

Ayrıca sahnelerin tasarımları, dekorları, yerleşimleri oldukça başarılı. Ne yalan söyleyeyim birçok sahne tam kafamda canlandığı gibi hazırlanmış. O konudaki emek, alkışı hak eder.

Orwell, romanı 1948 yılında yazdığı için ve 84 48'in tersi olduğu için kitabın adını 1984 koymuş. İyiki de koymuş. Filmin sonunda da gözüken ''Nisan- Haziran 1984 esnasında Londra ve çevresinde yazarın hayal ettiği doğru zaman ve koşullarda çekildi'' yazısı yemeğin sonundaki tatlı gibi hoş bir hava katıyor.

Action Mutante


Aeon Flux anime


Aeon Flux


akira


alien resurrection


Alien 3


Aliens

Alien


Altered States


American Cyborg: Steel Warrior


Blade Runner


Brainstorm


Brazil


Circuitry Man


Plughead Rewired: Circuitry Man II


City of Lost Children


A Clockwork Orange


Cyberjack


Cyborg 3


Cyborg 2


Cyborg


Cyborg Cop 3


Cyborg Cop 2


Cyborg Cop


Cypher


Hardware


La Femme Nikita


The Lawnmower Man


Lawnmower Man 2: Beyond Cyberspace


Liquid Sky


mad max 3


mad max 2


mad max 1


The Matrix 3


The Matrix 2


The Matrix


Naked Lunch


nemesis


Nirvana



Overdrawn at the Memory Bank


Repo Man


Robocop 3