3 Mart 2013 Pazar

JOHNNY MNEMONİC


Gibson'un kısa hikâyesinden yola çıkarak senaryolaştırdığı 1995 yapımı filmin yönetmeni Robert Longo. Neuromancer'daki hikâyelerde yer alan jilet tırnaklı Molly Minions karakteri normalde Johnny Mnemonic hikâyesinde de yer alır ama filmde bu karakter yerine Jane adlı bir karakter getirilmiştir. Yıl 2021’dir. Bütün dünya son derece yaygın bir İnternet ağı üzerinden birbirine bağlanmıştır. Siber-uzay günlük hayatın içine sızmıştır ve bilgi korsanlığının sınırı kalmamıştır. Bu yüzden, büyük firmalar çok önemli bilgileri depolamak ve bir yerden bir yere iletmek için insan beyinlerini kullanırlar. Beyne takılan bir mikroçip sayesinde canlı kuryeler elektronik datayı sağ salim yerine ulaştırmayı başarırlar. Kuryelerin kafalarındaki bilgiye ulaşmak için, doğrudan beyne bağlanan kablolar kullanılmakta, gigabitlik bilgiler hızla boşaltılıp kuryelere paraları ödenmektedir. İşin en tatsız yanı kuryenin beyninde bilgilere yer açmak için bütün anılarının siliniyor olmasıdır. Johnny Mnemonic de bu kuryelerden biri ve risk almaktan korkmadığı için de belki de en iyisidir. Beyninin kapasitesi 80 gigabit olan Johnny, bir |güçlendirici’ kullanarak bu kapasiteyi 160’a çıkartır. Fakat son işinde bir grup bilim adamı bütün dünyayı pençesine almış olan ve kısaca SAS olarak bilinen Sinir Azalması Sendromu’nun tedavisiyle ilgili iki katı bilgiyi Johnny’nin beynindeki çipe yükler. Bunun sonucu olarak Johnny’nin beyni bilgi sızdırmaya başlar. Beyni o kadar aşırı yüklemiştir ki eğer 24 saat içinde boşaltılmazsa patlayacaktır. Johnny anılarının peşine düşerken taşıdığı bilginin peşinde de en az iki grup vardır. Pharmacon Endüstrileri bu paha biçilmez bilgiyi elde etmek için Japon mafyası Yakuza’nın adamlarını onun üstüne salar. Bir ilaç şirketi de bilgiyi bilgisayarlara indirmek için gerek kodun peşine düşer.


10 Ekim 2011 Pazartesi

JOHNNY 2.0

Wynne McLaughlin senaryosu ve Neill Fearnley yönetmenliği ile klonlama konusunun işlendiği 1998 yapımı filmde hafızası çalınan ve 20 yıl sonra uyanan johnny dalton'un gelecekte kendini arayışı anlatılmaktadır.

9 Ekim 2011 Pazar

HEATSEEKER

Albert Pyun'nun yazıp yönettiği 1995 yapımı filmde kimin daha iyi cyborg yaptığını öğrenmek için siberteknoloji şirketleri tarafından düzenlenmiş olan cyborg'ların dövüştürüldüğü bir turnuvaya katılması için sevgilisi kaçırılan bir cyborgun hikayesi...

HARDWARE


Richard Stanley'nin Steve MacManus, Kevin O’Neill, Michael Fallon ile birlikte senaryolaştırarak yönettiği 1990 yapımı postapokaliptik film B statüsünde olup biraz Terminatör'ü anımsatsa da cyberpunk filmler arasında iyi bir yeri var. Hikaye çölde bulunan bir robot kafasıyla başlamaktadır.

HACKERS

Rafael Moreu'nun senaryosunu yazdığı ve Iain Softley'nin yönettiği 1995 yapımı filmde Dade Murphy, 'Zero Cool' kullanıcı adıyla ülkeyi sarsan bir hack işine imza atan, 11 yaşında bir çocuktur. Küçük yaşına rağmen yaptığı büyük hack olayından sonra evini basan polis memurlarınca, 18 yaşına gelene kadar bilgisayar öncelikli olmak üzere, teknolojik aletlere dokunması yasaklanan Dade, 7 yıl sonra 18 yaşına geldiğinde tekrar hackleme işine geri dönecektir. Gittiği okulda da tıpkı kendisi gibi hack işi ile uğraşan bir arkadaş grubuna sahip olan Dade, fazla iddialı ve hırslı bir kız olan Kate'den hoşlanır.

GHOST IN THE SHELL 2.0

Ghost in the shell serisinin 1995 de ki ilk filminin 2008yılında elden geçirilmiş versiyonu olan film yine Mamoru Oshii tarafından yönetilmiştir.
2029 yılında dünya günlük yaşamın her alanına yayılmış sınırsız bir elektronik ağ ile birbirine bağlıdır. İnsanlar, cyborglar, robotlar ve yapay zekaya sahip programlar bu ağın birer parçasıdır. İnsanları diğer yaşam formlarından ayıran tek ayırt edici özellik ise sahip oldukları hayaletlerdir. Hayalete sahip her türlü canlı, tamamı ile sibernetik bir vücuda sahip olsa da insan olarak tanımlanmakta ve insana dair her türlü hak ve özgürlüklerden yararlanabilmektedir. Ancak, siber suçlular hayaletleri yönlendirmekte, algısal verilere ulaşılabilmekte hatta hafızalar silinip üzerlerine yenilerini yazılabilmektedir. Böyle bir ortamda, insanlığın, bilincin ve varoluşun bilinen tanımları bile netliklerini yitirmektedir. Japonya’nın Ulusal Kamu Güvenliği Komisyonu teşkilatında yarı özerk konumda faaliyet gösteren 9. Şube personeli yukarıda anılan suçlara karşı mücadele eden özel bir birimdir. Teşkilatın harekat lideri, vücudu tamamı ile sibergenetik organ ve uzuvlardan oluşan Binbaşı Motoko Kusanagi ve ekibi, siber suçlulara karşı yürüttükleri operasyonlar esnasında Kuklacı adındaki oldukça tehlikeli ve kimliği tespit edilemeyen bir siber suçluya ulaşır. Motoko Kusanagi ve 9. Şube çok geçmeden Kuklacının gerçek kimliği ve amaçları ile karşı karşıya kalacaktır.

GHOST IN THE SHELL(S.A.C)-SOLID STATE SOCIETY

Yönetmen Kenji Kamiyama ve ekibinin, Ghost in the Shell: Stand Alone Complex serisine 2004-2005 yılları arasında devam ettiği 26 bölümlük "Ghost in the Shell: S.A.C 2nd GIG" den sonra ve yine adeta diziye ait bir plot bölüm niteliğindeki 2005 yapımı "Ghost in the Shell: Stand Alone Complex - The Laughing Man" filminden sonra 2006 da serinin üçüncü filmi olan  "Ghost in the Shell: Stand Alone Complex - Solid State Society" Ghost in the Shell ve Ghost in the Shell 2: Innocence filmlerinin yönetmeni Mamoru Oshii den farklı olarak dizi serisinin yönetmeni olan Kenji Kamiyama ve ekibi tarafından ortaya çıkarılmıştır.
Yıl MS. 2049. Motoko Kusanagi, 9. Şubeden ayrılalı iki sene olmuştur. Togusa, personel sayısı dikkat çekici boyutta artan takımın yeni lideridir. Genişletilmiş yeni 9. Şube bir dizi karmaşık olayla karşı karşıya kalır ve araştırmalar tüm olayların arkasında Kuklacı adında bir hackerın olduğunu ortaya çıkarır.Bu esnada, dosyayı farklı bir yönde takip eden Batou Motoko ile karşılaşır. Motoko "Solid State Society'den uzak dur" dedikten sonra uzaklaşır. Batou'nun içine Kuklacının Motoko olabileceğine dair bir şüphe düşer.9. Şubenin yüzleştiyi şaşırtıcı olaylar serisi gitgide ve neredeyse sanatsal bir şekilde birbirine bağlanır. Kuklacı kimdir? Batou'nun Motoko ile ilişkisinin akıbeti nedir? Dikkatlice planlanmış bu kusursuz suçun arkasındaki tam gerçek nedir ve sonuçları ne olacaktır? Sırlar Solid State Society'yi sarmaktadır

GHOST IN THE SHELL 2 - INNOCENCE

1995 de ki ilk filmin ardından 2002-2003 yıllarında yayınlanan 26 şar bölümlük "Ghost In The Shell - Stand Alone Complex" ve "Ghost In The Shell - Stand Alone Complex (Tachikoma Special's) dizi filmlerinden sonra Mamoru Oshii'nin bu kez yönetmenliğinin yanısıra senaryosunu da üstlendiği serinin ikinci filminin animasyonlarını Kazuchika KISE, Tetsuya NISHIO, Shinya OHIRA, Tadashi HIRAMATSU, Yasuhiro NAKURA, Hisashi EZURA yapmıştır. 
Production I.G. ve Studio Ghibli ortaklığında, 20 milyon Amerikan Doları (2 milyar Yen) bütçe ile hazırlanan Innocence, Masamune Shirow'un ünlü mangası Ghost in the Shell'de yer alan Robot Rondo isimli bölüm üzerine inşa edilmiştir.Film, 2004 Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye Ödülüne aday olmuştur.
Yıl 2032, Bato bir cyborg detektiftir. Robotlar dünyadaki bütün işleri yapabilecek konuma gelmişlerdir. Tüketim çılgınlığı inanılmaz boyutlara ulaşmıştır. Öyle ki seks köleliği için kullanılan insandan farkı olmayan dişi robotlar üretiliyordur. Robotlarda insanlar gibi yaşıyor ve insanlar gibi haklara sahiptir. Bu nedenle öldürülen bir seks kölesi robot cinayetini araştırmak üzere Bato ve bir başka cyborg robot arkadaşı olan dedektif ile olayı araştırmaya başlarlar.
Batou yaşayan bir kukladır.Kolları, bacakları, tüm vücudu yapaydır.İnsani geçmişinden geriye kalanlar beyninin izleri ve Motoko isimli bir kadının anılarıdır.İnsanlar ve makineler arasındaki sınırın anlamını yitirdiği bir zamanda insanlar insan olduklarını unutmuştur.Bu, insanlığını korumak için mücadele eden yalnız bir adamın hikayesidir.Hayat... masumiyettir.

6 Ekim 2011 Perşembe

GHOST IN THE SHELL


Yapıldığı 1995 yılında anime tutkunlarının gözünde Akira'nın tahtını elinden alan Masamune Shirow'un mangasından Kazunori Itô tarafından senaryolaştırılan filmin yönetmeni Mamoru Oshii. Filmin animasyonları ise Toshihiko Nishikibo, Hiromasa Ogura, Seichi Tanaka, Yasushi Muraki yapmış. Konusu itibariyle 2029 yılında dünya günlük yaşamın her alanına yayılmış sınırsız bir elektronik ağ ile birbirine bağlıdır. İnsanlar, cyborglar, robotlar ve yapay zekaya sahip programlar bu ağın birer parçasıdır. İnsanları diğer yaşam formlarından ayıran tek ayırt edici özellik ise sahip oldukları hayaletlerdir. Hayalete sahip her türlü canlı, tamamı ile sibernetik bir vücuda sahip olsa da insan olarak tanımlanmakta ve insana dair her türlü hak ve özgürlüklerden yararlanabilmektedir. Ancak, siber suçlular hayaletleri yönlendirmekte, algısal verilere ulaşılabilmekte hatta hafızalar silinip üzerlerine yenilerini yazılabilmektedir. Böyle bir ortamda, insanlığın, bilincin ve varoluşun bilinen tanımları bile netliklerini yitirmektedir.
Japonya’nın Ulusal Kamu Güvenliği Komisyonu teşkilatında yarı özerk konumda faaliyet gösteren 9. Şube personeli yukarıda anılan suçlara karşı mücadele eden özel bir birimdir. Teşkilatın harekat lideri, vücudu tamamı ile sibergenetik organ ve uzuvlardan oluşan Binbaşı Motoko Kusanagi ve ekibi, siber suçlulara karşı yürüttükleri operasyonlar esnasında Kuklacı adındaki oldukça tehlikeli ve kimliği tespit edilemeyen bir siber suçluya ulaşır. Motoko Kusanagi ve 9. Şube çok geçmeden Kuklacının gerçek kimliği ve amaçları ile karşı karşıya kalacaktır. 

GATTACA


1997 yılında Amerikan bilim kurgu filmi yazarı Andrew Niccol tarafından yazılıp yönetilen film 21. yüzyılda geçmektedir. Genetik mühendisliği çok gelişmiş ve bilimsel olarak kusursuz insanlar yaratılmaktadır. Özel pozisyonlar için yetiştirilen bu yeni süper insan ırkı yüzünden, normal yollardan dünyaya gelmiş insanlar işsiz kalmakta ve ikinci plana itilmektedir. Onlardan biri olan astronot adayı Vincent, test tüplerinde yaşayan tasarımcıların yönettiği bir dünyada yaşamaya çalışan bir doğal doğum ürünü ya da kısaca bir "geçersiz"dir. Mükemmellikten uzak genetik kaderini değiştirmek ve rüyalarını gerçekleştirmek isteyen Vincent,Gattaca şirketinde ancak temizlikçi olarak iş bulabilecekken genetik kodlarını satmak isteyen Jerome adında bir "geçerli"yle tanışır. Jerome'un kan, idrar ve saç örneklerini kullanan Vincent kendine yeni bir kimlik edinir, Gattaca Aerospace Corporation'da hayallerinin mesleğine kavuşur ve başka bir "geçerli" olan Irene ile romantik bir birliktelik yaşar. Ancak, görev yerine gitmesinden bir hafta önce, Gattaca'nın yöneticilerinden biri vahşice öldürülür ve katil zanlısı Vincent'tir.

5 Ekim 2011 Çarşamba

FULL METAL YAKUZA


Takashi miike'nin 1997 yapımı filminin konusu şöyle: Kensuke Hagane (Tsuyoshi Ujiki), Yakuza'ya yeni katılmış bir acemidir. Çok beceriksiz biri olan Hegane'ye hiç kimse saygı duymamaktadır. Günün birinde Hegane'nin patronu ve aynı zamanda da idolü olan Tosa (Takeshi Caesar),hapisten salıverilir. Ancak çok geçmeden, bir ganster kavgasında ikisi de yaşamlarını yitirirler. Neyse ki, çılgın bir bilimadamı, Tosa ve Hegane'nin parçalarını kullanarak onları diriltir. Hegane şimdi,cyborg bedeninde patronu Tosa'nın kalbini taşımaktadır. İki Yakuza tek bir bedende birleşmiştir. Hegane,bu dönüşümün sonunda;kurşun geçirmez ve inanılmaz güçlü bir canavar haline gelir. Bilimadamının elinden kurtulan Hegane artık tam anlamıyla kalbi ve ruhu haline gelmiş patronuyla bir intikam yolculuğuna çıkar.

3 Ekim 2011 Pazartesi

FREEJACK


Geoff Murphiy'in yönetmenliğini yaptığı Freejack'in senaryosu Robert Sheckley'in 1959 yılında yazdığı "İmmortality Inc" romanından uyarlanmış. Filmin hikayesi Alex Furlong(Emilio Estevez) adlı bir otomobil yarışçısı, yarış sırasında korkunç bir kazada ölmek üzereyken, bedeni, büyük çarpışmadan saniyeler önce, 21.yüzyıldan gelen korsanlar tarafından kaçırılmasıyla başlar. Victor Vacendak’ın(Mick Jagger) yönettiği yüksek teknolojik donanımlı bu korsanların amacı, gelecekte yaşayan yaşlı ve zengin müşteriler için sağlıklı bedenler bulmaktır. Bu grubun göz koyduğu Alex, kokpitinin içinden çalındıktan sonra, McCandless şirketinin mülti-milyarder patronuna verilmek üzere 2009 yılına götürülür.
Yapılan işlem son derece basittir. Ölmekte olan ya da çok yaşlı müşterilerin beyinleri, geçmişten getirilen sağlıklı ve genç bedenlere transfer edilmektedir. Alex Furlong canını dişine katarak başarıyla adamların elinden kaçar. Ne var ki, şiddet ve açgözlülüğün hüküm sürdüğü bu korkunç gelecekte ne peşine düşen Vacendak’tan kurtulması ne de yalnız başına hayatta kalması mümkün görünmemektedir.
Alex, artık ondan 15 yaş büyük bir kadın olan ve McCandless’le yöneticilik yapan eski nişanlısı Julie’ye(Rene Russo) ulaşmaya çalışarak hayatta kalma mücadelesini sürdürür.

THE FIFTH ELEMENT



Avrupa sinemasının ustalarından Luc Besson´un bilim kurgu denemesi, eğlenceli, parlak ve kesin çizgili. Her şeye rağmen Besson´un bilim kurgu gözünü, sıra dışı set dizaynına ve özel efekt karmaşasına rağmen fark edebiliyorsunuz. Ünlü Fransız modacı Jean-Paul Gaultier tarafından tasarlanmış ve üretilmiş toplam 954 farklı kostümün kullanıldığı 1997 yapımı filmde  kötülüğü simgeleyen Zorg (Oldman) ile taksi şoförü Korben Dallas (Willis) arasındaki komik ve acımasız yaşamsal savaşı izliyorsunuz. Olaylar tantanalı bir 17. Yüzyıl Fransız sarayına benzer bir yerde geçiyor; yumruk kavgaları, uzaylılar, patlayan silahlar, aryalar, havaya uçan uzay gemileri ve bitimsiz peş peşe gelen mizah…
Konusu itibariyle Birinci Dünya Savaşı başlamak üzereyken, uzaydan gelen Mondoshawan adlı bir ırk, Mısır’daki eski bir tapınaktan dört elementi simgeleyen mistik taşları ve “Üstün Varlık” ın kaynağı olan beşinci elementin içinde olduğu bir kutuyu alıp götürürler. 23. yüzyılda dünya şeytani bir gücün karşısında yok olmak üzeredir. Comelies adındaki bir rahip Mondoshawan’lar tarafından dünyanın ancak beş element kullanılarak kurtarılabileceği konusunda uyarılır. Ancak dünyaya gitmekte olan Mondoshawan gemisi, taşları ele geçirmek isteyen Zorg’un paralı askerlerinin saldırısına uğrar. Gemide bulunan tek organik parçadan Leeloo adında bir kadın oluşur. Askerlerden kaçan Leeloo önce eski bir uzay savaşçısı olan taksi şoförü Korben Dallas, sonra da rahip Comelius’la karşılaşır. Rahip O’nu gördükten sonra dört elementi birleştirecek olan beşinci güç olduğunu anlar.

eXistenZ



Bir David Cronenberg filmi... Sarmal kurgusu ve çarpıcı finaliyle Cronenberg'in sanal gerçeklik çağına bakışını yansıttığı filmidir. David Crononberg’in Videodrome (1983) ile başlayan sanal gerçeklik ve makine –oldukça ilkel anlamda TV ve video– bütünleşmesi 1999’da eXistenZ filmiyle video oyunları üzerinden yansıtılır. eXistenZ’da siberpunk’ı çağrıştıran yıkıntı bir garajda omurilikten özel bir aletle siberuzaya bağlantı portu açılmaktadır. Bu porta bağlanan konsollar organik hissi veren canlı makinelerdir. Yani insan makineleştirilirken bünyesine uygun organik, canlı konsollar kulanılmaktadır. Yapay gerçeklik ise bir tür terapist ya da roleplay anlatıcısı tarafından kurgulanmaktadır.Konusu itibariyle "Antenna Research" şirketinin en yüksek düzeydeki yöneticilerinin yeni yarattıkları "eXistenZ" adlı sanal gerçeklik oyununu test etmek üzere biraraya gelmesiyle başlar.Ama oyunun esas yaratıcısı, akıllı, popüler, seksi Allegra Geller (Jennifer-Jason Lee) aralarında en heyecanlı olanlarıdır. Yarattığı oyuna son derece inançlıdır.Oyuna katılacak gönüllülerin heyecanı da hissedilmektedir. Onların en çılgın fantazileri ve gerçek arasındaki çizgiyi sonsuza dek yok edecek maceraya hazırdırlar.Sonunda büyük an gelir, sabırsız oyuncular hayatlarının en büyük macerasına doğru yola çıkarlar. Fakat aniden fanatik bir suikastçı tarafından saldırıya uğrarlar. Teröristin amacı o yeni oyunu ve icat edeni yok etmektir. Allegra kendisini ve eXistenZ'i Ted Pikul'un (Jude Law) sayesinde son anda kurtarır. Bundan sonra bir kovalamaca başlar. Fakat oyunun makinası büyük hasar görür. Hasarın ne kadar büyük olduğunu tespit edebilmek ve onarmak için Ted'den, aleti vücuduna koymasını ister. Böylece ikisi oyunu birlikte oynamaya başlarlar. Bir yandan anti-eXistenZ protestoculardan kaçan ikili, aynı zamanda hiç bir şeyin göründüğü gibi olmadığını ve oyunun kötü taraflarının gerçeğe dönüştüğü bir dünyada kendilerini korumaya çalışırlar.

EVE OF DESTRUCTİON


Duncan Gibbins'in yönettiği ve Yale Udoff'la birlikte senaryolaştırdığı 1991 yapımı filmde mimiklerine kadar insansı özellikler taşıyan bir robotun hasar görüp tehlike içermesi sebebiyle yokedilmeye çalışılması anlatılıyor. Ancak robot üstün yetenekleriyle kendini korumaya çalışmaktadır.

2 Ekim 2011 Pazar

DEATH MACHINE


1995 İngiltere yapımı filmin senaryosu ve yönetmenliğini Stephen Norrington yapmıştır.

1 Ekim 2011 Cumartesi

DARK CITY



Alex Proyas'ın Lem Dobbs ve David S. Goyer ile birlikte senaryosunu yazdıktan sonra yönetmenliğini yaptığı 1998 yapımı filmde görsel olarak cyberpunk öğeler çok fazla karşımıza çıkmasa da filmin içeriğinde bu izleri görürüz.
John Murdoch, bir sabah nasıl geldiğini bilmediği yabancı bir otel odasında uyanır ve vahşice işlenmiş cinayetlerin katili olarak arandığını fark eder. Hafızasını kaybetmiş olduğu için cinayetleri işleyip işlemediğini dahi hatırlıyamamaktadır. Dedektif Burmstead tarafından aranan Murdoch, gerçekte kim olduğunu öğrenmek ve karşılaştığı bu korkunç bilmeceyi çözmek için büyük bir mücadeleye başlar. Yeraltında yaşayan garip canlılarla karşılaştığında olayı çözmeye çok yaklaşmıştır. 'The Strangers' olarak tanımlanan, zamanı durdurma ve dünyanın fiziksel yapısını değiştirme gücüne sahip olan bu yaratıklar, direkt olarak insan beynine hakim olabilmekte ve olayları istedikleri şekilde yönlendirebilmektedirler. Bu yaratıkların bir şekilde yok edilmesi gerekmektedir ve bunu yapabilecek tek kişi de Murdoch’tır. Esrarengiz Dr. Schreber’in yardımı ve kendi anıları sayesinde kendisiyle ve yaşadığı dünyayla ilgili korkutucu gerçeklere ulaşacaktır.

CYBERPUNK ( DOCUMENTARY )


Marianne Trench tarafından 1990 yılında yapılmış cyberpunk olgusunun incelendiği bir belgesel.

CYBERNATOR


Robert Rundle'ın yönettiği ve Edward Sanchez ile birlikte senaryosunu yazdığı 1991 yapımı film.

CYBER CITY OEDO 808


Cybercity City Oedo 808′in yönetmeni, Animatrix’ de ‘World Record’ bölümünün senaristliğini yapan Yoshiaki Kawajiri senaristleri ise Akinori Endo, Jyuzo Mutsuki. Çizimler zaman zaman eski tarz Amerikan çizgi filmlerini anlatsada, hikaye genel olarak, suçluları öldürmek için polise yardım etmek zorunda kalan 3 suçlu üzerine kurulu. Bu 3 kahramanın üzerlerine birer patlayıcı yerleştirili ve verilen süre içerisinde kendilerine verilen görevleri gerçekleştirme zorundadırlar. Yapım 3 farklı bölüm halinde OVA (Original Video Animation) olarak yayınlanmış. Bölüm isimleri ‘Memories of the Past, The Decoy Program ve Crimson Media şeklinde.Kahramanların (Sengoku, Gogol ve Benten) hikayeleri oldukça eğlenceli açıkcası. Bu 3 suçlu 300 yıldan belkide daha fazla hapse mahkum edilir ve başardıkları her görev sonunda ceza süreleri düşürülür. Monoton ve sıkıcı hapsane hayatından sıkılan 3 kahraman pek istekli olmasalarda bu anlaşmayı kabuk ederler. Elbette görevleri sırasında Polis Şefi Hasegawa tarafından boyunlarına geçirilen patlayıcılar sayesinde kontrol altında tutulurlar.Açıkcası yapım Cyberpunk ögeler açısından özelliklede çizimler çok dolu değil, ayrıca şimdiki zamana göre düşünülürse çizimler size çok eski yada kalitesiz görünebilir. Elbette zaman zaman Cyberpunk görselleride görünmüyor değil.Yapımda var olan toplumun hangi yapıya ait olduğu tam belirgin değil. Genel olarak yüksek teknolojinin hüküm sürdüğü ama buna rağmen oldukça düzenli ve sosyal kontrolun olduğu ütopik oluşum karşısı bir toplum izlenimi uyandırmakta. Bu şekildeki bakış açısı Cyberpunk yapımlarda pek alışıldık değildir.